Sabredersen Şule eğer,
Bir gün davan arşa değer.
Anladın ki en son meğer
Yaraları zaman sarar,
Önünde bak, ne günler var!
Yaşarken ektiği tohumları Allah’ın izniyle gören bir hanım Şule Yüksel Şenler… Onun saçtığı tohumlardan biri de bu neslin kalbine düştü. Bu tohumla bugünün Şule Yüksel Şenler’i uyanışını sağlayabilmek için niyetler alındı.
Şule Yüksel Şenler, bir dava kadını, mücadele insanı, cesur bir yürektir. Örneği olmayan bir çığırın sahibesidir.
Şule Yüksel Şenler Annemiz, “Hidayet” isimli kitabının sunumu vesilesiyle düzenlenen programa teşrif etti. Arzu; bu asırda yaşayan canlı bir örneği görmek, duasını alabilmek, kulaklardan kalbe dökülecek nasihatlerini dinlemekti. Bu arzunun tezahürü yoğun bir katılımla “Bir Gönüller Fatihesi: Şule Yüksel Şenler” programı gerçekleştirildi.
Program, Şule Yüksel Şenler’in bir ömürlük mücadelesinin özünü anlatmak üzere hazırlanan kısa bir film ile başladı. Ardından, bu yıl güncellenip basılmış olan “Hidayet” isimli eserinin tanıtımı yapılıp kitap kaynak kullanılarak hazırlanan “Hidayet Bildirgesi” okundu. Hemen akabinde Şule Annemiz’in “Kelepçeli Fikirler” şiiri grup çalışmasıyla okundu, duygusal anlar yaşandı.
Gözyaşlarıyla okunan şiirin dinletisinden sonra Nureddin Yıldız Hocaefendi’nin programa özel çekmiş olduğu “Hayatımda İz Bırakanlar; Şule Yüksel Şenler Hanımefendi” başlıklı videosu izlendi. Konuşmadan ana maddeler şu şekildeydi:
– Şule Yüksel Şenler “Kadınlardan da cihat eden olur. Bu Ümmeti gençleriyle, kadınlarıyla, erkekleriyle ayağa kaldırma görevi sadece erkeklere mahsus değildir. Erkekleri de iz sürmeye zorlayacak mücahide kadınlar olur.” hakikatini zihinlere yazmıştır.
– O, kadınların ellerinin hamuruyla neler yapabileceğini ispat etti. Genç kızlar, çeyizlik ve gelinlik peşinde dolaşırken o Allah’a davet için şehir şehir dolaştı. Zindanlar onu ürkütmedi. Maddi sıkıntılar, üst üste gelen çileler yıldırmadı.
– “Kim İslam’da iyi bir çığır açarsa ondan sonra gelenlerin ecirlerinden de ona yazılır.” hadis-i şerifi ona uyuyor, Allah onu razı saliha kadınlarla haşretsin.
Programdaki gidişat da gösterdi ki Şule Anne, okuyan, yazan, konuşan, davasını dert edinmiş bir kadındı. Onu ne hapis yıldırmıştı ne de gördüğü manevi baskılar. O, hedefinde Allah rızası; heybesinde anne-baba duası ile yürüyordu. Kimse onun 20’li yaşlarda hidayete erişini konuşmuyor, bilakis hidayetine vesile olduğu kitleler konuşuluyordu.
Programın devamında Vakıf Koordinatörü Hafsa Bilgin, katılımcılar adına teşekkürleri, duygu ve düşünceleri ifade etti. Konuşmasının sonlarına doğru; “Biz Âişe Anamız’la bir dönemde yaşayamadık, aynı atmosferi paylaşamadık. Nesibe Anamız’a Uhud’da destek olamadık, hatıralarını dinleyemedik. Nesibe örneklerimiz de çok olmadı. Bize çağımızda örnek hanım davetçi de pek gösterilmedi. Ancak Zeynep Gazali’nin tavizsiz duruşu, Şule Anne’nin, yaşadığımız asrın erkeklerine bile örnek oluşu bizi bugün bahane üretmez hale getirmiştir.” dedi ve konuşmasını şu sözlerle nihayete erdirdi: “Şule Yüksel Şenler’in teşrifleriyle bahtiyarız. Varlığı bir mesajdır. Burada konuştuğum her fazla cümle bu mesajın yakınlığını uzaklaştıracaktır.”
Söz Şule Yüksel Anne’ye geldiğinde, duygulandığı için konuşamayan tavrıyla; konuştuğu zaman elli yıl önce taşıdığı derdin aynısını taşıyan sözcükleriyle ve tavizsiz duruşuyla asla pişman olmadığını açık ve net ifade etmekteydi. Adeta hâlâ “Hidayet yanı başımızda!” diyordu.
Şule Yüksel Şenler “Allah rızası dışında hiçbir gaye için değişmemeyi, Allah için her türlü fedakârlığı göze almanın gerekliliğini” anlatırken yüreğinde taşıdığı dava heyecanının her şeye rağmen taze olduğu hissiyatını verdi.
Programın ekinde de yer alan konuşmasında: “Bugün o özlenen nesil olarak karşımda olmanız beni duygulandırıyor. Size düşen o kadar mühim görevler var ki. Hayatın akışına aldanıp geçici şeyler uğruna değişmeyin, değişmeyi de kabul etmeyin, sizi değiştirecek kişilerle de birlikte olmayın. Sebat etmek çok mühimdir.” cümleleriyle hayat boyu kulaklara küpe olacak nasihatlerde bulundu.
Programın ardından Şule Anne, rahatsız bedenine rağmen ricaları kırmayarak özellikle talebelerle ve belli gruplarla görüşmeler yaptı. Kendisini yormamak adına kısa görüşmeler planlanırken Şule Annemiz, her bir gruba tek tek nasihatlerde bulundu. Yedi yaşındaki bir çocukla da seksen beş yaşındaki bir neneyle de konuşurken yine örnek oldu. Şule Anne, fert fert her mü’mine değer veriyor ve nezaket dolu bir üslup kullanıyordu.
“Siz benim hayalimsiniz, siz benim rüyalarımı süsleyen nesilsiniz, kıyamet günü siz olmadan cennete girmeyeceğim.” diyen Şule Annemiz, “Allah’ın sabredeni hesapsız rızıklandırmasını” hissedercesine: “Ben, İslam’ın bu derece yüreklere sineceğini tahayyül dahi edemiyordum.” ifadeleriyle de mücadelesinin en zirvede olduğu günlerin vahim durumunu gözler önüne serdi.